Hocaefendi'nin Kütüphanesi ve Paneller
Hocaefendi’nin Kütüphanesi Projesi bizleri Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce dünyasını şekillendiren birikimin arasında gezdirmeye devam ediyor. Onun güzide ilminin, ilim-amel bütünlüğünün ve ilmi kendine mâl etmesinin arkasındaki referanslara şahit olmak her birerlerimizin ruhlarında heyecanlara vesile oluyor. Yol boyu kendimize acaba böylesine bir ilmi, böylesine bir marifet süzgecini yahut amel bütünlüğünü yakalayabilir miyiz diye soruyor; yakalayamasak da yolunda olmanın payesini düşünüp ondan geri duramıyoruz. Adeta Hocaefendi ile okuyor onunla kitapların altını çiziyor onunla sayfaların yanına notlar alıyoruz. Diyebiliriz ki Kütüphanenin güzide sakinleri her okuduğu kitapta yanıbaşına muhterem Hocaefendi’nin ilim mirasını da oturtuyor okuduklarının o mirası nasıl şekillendirdiğinin izlerini takip ediyor. Ondandır her seferinde o bu çiçekten hangi balı almıştır, biz buradan ne alabiliriz sorusu her birimizin zihninde deveran ediyor. Şükürler olsun bu müdakkik nazarlara…
Sesli Yayınlar ve Paneller
Tüm bu heyecanların üstüne sesli yayınların kodlanması ile bambaşka bir ufka geçiyoruz. O yılların heyecanını coşkusunu bir kere daha sinelerimizde duyuyor ve o dizdizeliği yaşamışların payesinden nasiplendiğimizi hissediyoruz. Bazenleri ise kendimizi adeta o nurdan hâlelerin içinde buluyoruz. Muhterem Hocaefendi’nin sesli yayınlarda birbirinden değerli kaynaklara yaptığı atıflarına dikkatle kulak kesilip bu sefer vaazdan not çıkarmıyor vaazın arkasındaki hazırlığın peşinden koşuyoruz. Bununla da bitmiyor: Tüm bu ilmi mirası idrak etmeye bir de teker teker referanslarına eğilerek başvuralım diyoruz. İşte paneller bu dikkat kesilmelerin onun düşünce dünyasına mercek tutmanın adı oldu. Aradığımıza bizi yaklaştıran programlar oldu. Fark ettik ki Muhterem Hocaefendi her okuduğunu dikkatle ve rikkatli okumuş. Kendi süzgeçlerinden geçirmiş, kendine mâl etmiş ve kendincesini bulup gelen nesillere aktarmış. Bu hem onu anlamak için hem de bir okuma üslubu adına ne değerli bir tecrübe. Mehmet Akif’ten Sezai Karakoç’a, ondan Cemil Meriç’e uzanan panellerde her bir aydın ve yazarımızın beyninin kıvrımları arasında dolaşıyoruz. Hocaefendi’nin düşünce dünyası ile mukayeseler ediyor bir yandan onları kendilerinden dinliyor kitaplarını okuyor bir yandan da Hocaefendi’nin atıfları ile o mirası yan yana koyup onun eleğine takılanlara nazar ediyoruz. Ve ne mi buluyoruz? Karşımızda usta bir bahçıvan mahir bir sarraf her çiçekten en nadide olanı süzmüş bir dimağ var. Sezai Karakoç’tan dirilişin güzide esintilerini alan Hocaefendi, Akif’te ümidi ve ümitsizliği, Cemil Meriç’te ise araftakilere en ziyade yer veriyor. Hocaefendi’yi anlamak için bu nazar etmelerin ne derece önemli olduğu her geçen gün anlıyor ve daha yolun başındayız diyoruz. Zira devasa isimler bitiyor derken bambaşka büyük ufuklar karşımıza çıkıyor en yakınımızda duran Nurettin Topçu paneli bunlardan sadece birisi. Uzun ama ilimle marifetle dolu bu yolculuğa herkesi bekliyoruz. Kütüphanenin bu güzel yolculuğuna siz de katılmak, önünüzdeki bu ballar balının çiçeklerini tanımak istemez misiniz?