Gurbet Ufukları (Kırık Testi 3) - Pırlanta Özetleri

Eser iki binli yılların başında M. F. Gülen'in çeşitli zamanlarda gerçekleştirdiği sohbetlerinden derlenerek Kırık Testi serisinin üçüncü kitabı olarak ortaya çıkmıştır. Yedi ana başlıktan oluşur.
Acz, fakr, şefkat, tefekkür, şükür kavramları kitabın genelinde vurgulanan esaslardır. Hemen her konu Yaratıcı'nın rızasını her şeyden üstün tutmaya bağlanır.
'Gurbet Ufukları'nda yalnızlığın Allah ile kuvvetli bir bağ kurarak giderilebileceğini ifade eden yazar, 'Kâmil İnsan' olmanın da yollarını gösterir. Bu bağ neticesinde oluşan 'teslimiyet'in de özgürlüğü(hürriyeti) getireceğini vurgular.
İlk bölüm 'Tevhit Ekseni' olarak karşımıza çıkar. Düşünceden söyleme, histen davranışa kadar tevhide ulaşma üzerinde durulur. Tevhidin zıttı olan şirke ve bunun yanı sıra münafıklığa sebebiyet veren olumsuzluklardan bahsedilir.
"Ben Kimin Mü'miniyim?" sorusuyla inanç başta olmak üzere yapılan her eylemin şuurlu tercihlerin sonucu olması gerekliliğinin altını çizer.
Allah'ı bilmeyi, O'na ibadet etmeyi ve Onu sevmeyi insanın yaratılış gayesi olarak ifade eder. İnsanın yaratılış amacını; Yaratan'ı bilmekle, O'na ibadet etmekle ve O'nun muhabbeti ile ilişkilendirerek bölümü sona erdirir.
'Dua Ufku'nda kişiyi günebakan çiçeğine benzetir ve yönünü de Allah'a dönük olarak tayin eder. Allah'ın kula rahmeti ile yönelmesine vesile olacak şeyi; insanın insana olan sevgisine, samimi alakasına bağlar. İçten yapılan duanın birçok ibadetten üstün olduğunu dile getirerek duanın önemine, nasıl ve ne zaman yapılacağına dair bilgilere de yer verilir.
'Perspektif' bölümünde birlik ve beraberliğin önemi merkeze alınmıştır. Vifak, ittifak, îsar, kardeşlik, ekip ruhu, sabır, hoşgörü, hüsn ü zan değerlerinin altı çizilir. Yazar, bu değerlerin gerçekleştirilmesinin ehemmiyetine dair mantıkî ve dinî gerekçeler sunar. Kişiler arası meydana gelen anlaşmazlıkları, imtihan bakış açısından ele alır. Motivasyon olarak "Biz ucuz bir şeye değil, ebed-i saadete talibiz." diyerek ana gayenin unutulmaması gerektiğini salık verir.
'Gönüllüler Hareketi' başlığı ortak paydada buluşarak tüm insanlığı kucaklayan, madde ile manayı birlikte ele alabilen 'adanmış' insanların portresini çizer. Yazara göre bu bireylerin gayesi, İslam'ın ismetini koruma altında tutmaktır ve vazifeleri de İslamiyet'in özünde bulunan 'herkesi kendi konumunda kabul etme' gibi değerlerin inşasını sağlamaktır.
'Muhasebe Kuşağı' ana başlığının altında ise; insanın dünyalara yetecek bir potansiyele sahip olduğunu ve buna ulaşmak için kişinin sürekli kendini yenilemesi gerektiği ifade edilir. Bu kıymet bilinmeyip adi şeylere tenezzül edildiğinde doğacak kötü sonuçlarını, tarihten ve psikoloji biliminden örnekler vererek açıklar. Fert ve aile planında karşılaşılan 'ciddiyetsizlik', 'duruş bozukluğu', 'sığlık' problemlerine değinir. Duyarlılık gösterilmesi gereken meseleleri ve bu bağlamda zaruri ve boş şeylerin neler olabileceği hususlarını sıralayarak, okuyucuyu içsel sorgulamalara yönlendirir.
'Nefis ve Vicdan Mekanizması', başlıkta yer aldığı gibi bu iki tasavvuf tabirini analiz eder. Manevi olarak insanın yapısını tanımlayan bu donanımların işleyişini, birbiri ile etkileşimlerini inceler. Manevî duyu organları diyebileceğimiz 'latife'ler üzerinde durur. İnsan eylemlerinin –özellikle neticesi günah olan- bu latifeler üzerine etkisi hakkında bilgiler verir. Bunun yanı sıra latifeleri güçlendiren unsurları da arzeder. 'Kabz', gerçek 'şükür', 'zikir' ve iki boyutlu 'takva' meseleleri de incelenir.
'Bir Demet Sosyal Mesele' bölümünde; doğal afet, savaş, intihar saldırıları ve toplumlara yön veren hareketler konularını irdeler. Yine sosyal meselelerden olan geçim sıkıntıları ve askerlikle ilgili düşüncelerini paylaşır. Gerek Batı'nın gerek Doğu'nun birbirinden alabileceği güzel değerler olduğunu söyler. Herkesin bu iyi değerleri koruyarak 'müşterek kültür' ortaya çıkabileceğine dair fikirlerini dile getirir.
'Ölüm ve Ölüm Ötesi Hayat' kısmında dünya-ahiret bağlamında kulu, 'görevini yapma gayretinde bir nefer' olarak betimler. Varlık kavramı ve varlığın kaynağı meselelerini açıklar. Bu bağlamda yokluk gibi görünen 'ölüm'ü ele alır ve ölüm sonrası hayat hakkında bilgilere yer verilir. 'Geleceğin Mimarları' olan 'ideal nesil'in sahip olduğu vasıflar zikredilir. İman ve küfrün insanın mahiyetinde oluşturduğu durum ve neticelerinden bahseder. Ölüm ötesi hayatın varlığına dair delil arayanların –eğer kulak kesilip yoğunlaşırlar ise- vicdanlarında cevap bulabileceğini not eder.
Yazar, eseri boyunca Yaratıcı, insan, hayat, ölüm arasında kurduğu bu bağı hem dünya hem ahiret için iyilikler isteyerek noktalar.
Yorumlar ()