Yeşeren Umutlar

Yeşeren Umutlar

Bu Divan’ın hissettirdiklerini anlatmaya nereden başlamalıyım bilemiyorum. İçimde derinlere gömdüğüm, belki de farkına bile varmadığım bazı duyguların açığa çıkmasına vesile oldu. Gençler için bir Divan yapılacağını duyduğumda, bir yanım küçük bir çocuk gibi sevinirken diğer yanım “Peki, bir Divan gerçekten bir şeyleri değiştirebilir mi, bize gerçekten katkı sağlayabilir mi ki?” diye düşünmeye başladı. Ve sonucu merakla bekleyen diğer yanıma cevap Divan esnasında arkadaşımdan gelen bir mesaj oldu: “Ya, ben çok duygulandım. Hocaefendi’nin İzmir'de camide verdiği vaazlarla başlayan Hizmet şu an ülkeler arası, uluslararası bir şekilde tam gaz ve daha da güçlenerek devam ediyor ve biz bunun bir parçası olarak doğduk.”

Evet, bu Divan bir şeyleri değiştiriyordu, sadece bir bildirge ortaya çıkarmıyorduk; içimizdeki umutları tekrar yeşertiyorduk. Aynı zamanda hatırlandığımızı hissettiriyordu… Hatırlanmak ne güzel bir duygu, daha doğrusu unutulmadığını hissetmek. Özellikle de materyalist dünyada kendimi kaybolmuş hissettiğim bir zamanda…

Bir ‘âhir zaman genci’ olarak, başkalarının da bu akıntıya karşı direndiğini görmek, elinden tutmak için çabalayanların varlığına tanık olmak insana bambaşka bir umut veriyor.

Yalnız olmadığını bilmek...

İnsanı bu kadar derinden rahatlatan başka bir duygu var mı, bilmiyorum. Özellikle yaşadığın zor süreçlerin sadece sana özel olmadığını, aynı dertleri paylaşan insanlar olduğunu görmek çok rahatlatıcı. İşte bu Divan, tam da bunu gösterdi bana. Aynı sorunları yaşayan, aynı dalgalı sularda yüzen, aynı engebeli yollarda yürüyen, çözümler arayan gençleri görmek çok iyi geldi. Sadece gençleri değil, aynı zamanda gençleri anlamak için çabalayan abilerimizi, ablalarımızı, hocalarımızı görmek…

“Gençlere onları gerçekten dinlemek istediğimizi ve yanlarında olduğumuzu hissettirmeli, duygu ve düşünce paylaşımına daha çok önem vermeliyiz.”* Hocamızın bu sözünün hayata geçirilmesi değerli hissettiriyor. Düşüncelerinin değer verildiğini ve dinlendiğini bilmek, insana iyi geliyor. Bu Divan’daki insanlar bana bunu derinden hissettirdiler. Bu hissiyatlar insanın içinde akıntıya karşı yüzme enerjisi veriyor. Boğulmayı kabullenmiş birine tekrar çabalama umudu vermek gibi… Kendine getirip ne için çabalaması gerektiğini hatırlatıyor. Derin bir yorgunluğun içinde olup, hizmet etmenin şuuruna varamadığım zamanlarda bu Divanlar, bu düşünceli insanlar beni kendime getiriyor. Bir yol haritası oluyor, hatta daha da önemlisi, bu yolda yürürken yanımda olacak yoldaşlarım oluyor.

Hizmet’in, davamızın güzelliğini kavrayamadan önce fark etmediğim bir şey vardı: İnsan yalnızken gerçekten akıntıda boğuluyormuş. “Ben yalnızım, bu mücadeleyi tek başıma veriyorum.” diye düşünüyoruz. Ama bu yapılanlar bana yalnız olmadığımı hissettiriyor. Divan’daki müzakerelerle bir şeylerin gerçekten değişebileceğine inandım. İnsanların enerjisini, fedakârlıklarını, bir şeyleri başarmak için gösterdikleri çabayı gördüğümde farkına varmaya başladım. Gençlerin neler başarabileceğini görmek insana bambaşka bir umut veriyor. Hizmet’i devam ettirmeye, altın nesil olmaya adaysak, zaten böyle de umutlu olmalıyız diye düşünüyorum. Hocamız diyor ya: “Sizden sonra gelecek nesli güzel ahlak ve iyi sıfatlarla donanmış olarak tam kıvamında yetiştirmelisiniz, ta ki mukaddes emanet hiçbir zaman sahipsiz kalmasın!..”**Bu emanete sahip çıkacak gençler biz isek, bunun farkındalığıyla devam etmeliyiz. Böyle güzel insanlarla aynı yolda olmak gerçekten çok güzel. Allah hepsinden ebediyen razı olsun.

Bu sadece bir Divan olarak kalmadı, bir hatırlatma, bir uyanış oldu. Birilerinin elinden tutmanın, yalnız olmadığını bilmenin, aynı yolda birlikte yürümenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anladım. Emine Eroğlu Hocamızın da ifade ettiği gibi: “Asrımızın insanı kendini uyanık zannediyor ve bizim onları uyandırmak gibi bir meselemiz var. Kendimizi uyanık zannediyoruz da, kendimizi uyandırmak gibi bir meselemiz var. O uykudan uyanıklığa geçmek gibi bir vazifemiz var.”***

R&H tarafından organize edilen Divanlar uyandırmak, belki de uyanmak için birer vesile. Allah'ın izniyle, bu Divan ve bu gençler bize çok daha güzel bir geleceğin kapılarını aralayacak. Bu akıntıda boğulmadan, el birliğiyle yüzmeye devam edeceğiz inşallah.