Nerede O Eski Bayramlar?
Mevlit Kandili vesilesiyle Köln’de düzenlenen programda, İsmet Macit abimizin sohbetini dinleme fırsatımız oldu. Sohbet sırasında, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatına dair öyle önemli ve derin hatırlatmalar yaptı ki, kandil gecesinin ruhuna tam anlamıyla nüfuz edebildik. Söylediği her söz, hayatımıza rehber olacak nitelikteydi. Sohbet boyunca, İslam’ın erken dönemlerinden, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) İslam’ı yayarken yaşadığı zorluklardan ve buna rağmen gösterdiği sabırdan söz etti. Bu süreçte, kötülüklerle bile iyilikle mücadele eden Peygamber Efendimiz, Allah’ın izniyle, insanlığa doğru yolu gösterdi. Sünnete uymanın yalnızca ibadetlerle sınırlı kalmadığını da ekledi. Niyet ederek yapılan her fiilin Allah katında sevaba vesile olduğunu bilmek, hayatımızın her anını ibadete çevirebilmemiz için ne kadar büyük bir fırsat.
İsmet abi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) toplumu nasıl bir sistem içinde organize ettiğinden bahsederken, Medine’ye hicretten sonra Mekke’deki hizmetlerin annelerimiz üzerinden yürütüldüğüne dikkat çekti. Özellikle annelerimizin, kadınların İslam’ın yayılmasındaki büyük rolünü hatırlatırken, “Mekke kılıçsız fethedildi, annelerimizin vesilesiyle.” dedi. Bu cümle, İslam tarihinde kadınların üstlendikleri kritik görevleri ve onların fedakârlıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sohbetin sonunda, İsmet abi bizlere “hüsnü zan” etmenin, yani insanlara daima iyi düşüncelerle yaklaşmanın önemini hatırlattı. Suizandan, hasetten uzak durup daima olumlu düşünmenin, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünneti olduğunu belirtti. Peygamber Efendimiz’in doğumunu bayram kabul etmek, onun sünnetini hayatımıza daha fazla dahil etmek ve onun izinde bir hayat sürmek hepimiz için bir borçtur. Kandil gecesinin manevi ikliminde, İsmet abi şu sözleriyle sonlandırdı: “Kur'an, sünnet ve hizmet hep bir arada olursa beklenen günler gelecek.” Rabbim hepimize bu yolda yürümeyi nasip etsin.
Program sonrası eve dönerken aklımdan bir soru geçiyordu: “Nerede çocukluğumuzun bayramları?” Bu yazı, geçmişe özlem dolu bir nostalji değil; daha çok bir çağrı, bir farkındalık ve sevgiyle hatırlatma niteliğinde. Benim çocukluğum Mevlit kandilleri Nur dolu geçerdi. Pakistan’da çocukluğumun geçtiği ilkokulda, her gün üniforma giymemize rağmen, Kutlu Doğum Haftası geldiğinde herkesin beyazlara bürünüp melek gibi dolaşması, o ruhani atmosferi yansıtan en güzel tabloydu. Bir bayram günü herkes bayramlıklarıyla gelirdi, bir de Kutlu Doğum Haftası'nda beyaz giyinilirdi. Herkese kırmızı güller hediye edilirdi. Mutlaka şiir yazanlar, ilahi söyleyenler, pankartlar hazırlayanlar olurdu. Okulun içi böyle güzelken, dışarıda da mutlaka önemli devlet binaları ve camiler parlak sarı ışıklarla donatılırdı ki, şehir ışık saçsın.
"Nerede çocukluğumuzun bayramları?" diye sorarken, benim çocukluğumun bayramlarını; Kutlu Doğum haftalarını çok özlüyorum. Belki her kandilde, bayramda, seyranda ısrarla eski adetleri devam ettirme niyetim ve gayretim bundan. Büyüklerimi arayıp seslerini duyma çabam, küçüklerimin aşkını, şevkini, heyecanını yükseltmeyi hedeflemem de bundan. Eski bayramların ruhunu yaşatmanın yolu, sadece geleneksel kutlamalarla sınırlı değil; Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetini hayatımıza daha derinlemesine dahil etmekle mümkündür. Bayramları ve kandilleri eskisi gibi coşkuyla kutlamak, her şeyden önce O'nun ahlakına, nezaketine ve merhametine sımsıkı sarılmakla başlar. İsmet Macit abinin sohbetinde de belirttiği gibi, sünnetle yaşamak, Allah’la yaşamaktır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatını rehber edinmek, bu dünyada iyilikle kötülükle mücadele etmenin en doğru yoludur.
Bizler de o eski bayramların ruhunu geri getirmek istiyorsak, kalplerimizi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) nuruyla aydınlatmalı, sünnetini hayatımızın her anına yaymalı ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmalıyız. Eski bayramlar, o güzel ruhani atmosfer ancak böyle geri gelir. Açalım kalplerimizi Sema’dan inen meleklere, gönderelim dudaklarımızdan dökülen salavatları Sevgilimize. Hepimizin Mevlit Kandili mübarek, sevgi dolu ve salavatlı olsun.