Bir Rehberlik Hayali

Bir Rehberlik Hayali
Photo by Myles Tan on Unsplash
Muhterem Hocaefendi’nin hususiyle üzerinde durduğu, evlenecek kişilere sertifika verilmesi meselesine bir ek olarak, bir rehber yetiştirmenin de bir sertifikası, bir yol haritası, bir el kitabı olsa nasıl olur?

Bu satırları bundan tam yirmi yıl önce hizmet hareketini Anadolu’da açılmış bir kolejde öğrenci iken tanımış biri olarak yazıyorum. Şimdi 33 yaşında Almanya’da iki evladıma bu hizmeti nasıl anlatırım, onlara nasıl rehber olurum ve gelecekte onların da bir rehber olmasına nasıl katkı sağlarım diye dertlenerek yazıyorum. Bu nedenle çok kişisel bir hikâye ve çıkarımlarla ilerleyen bu yazıyı, sizin de katkılarınızla zenginleşeceği ümidiyle paylaşıyorum. Hemen her şeyin hep bir hayalle başlamış olması hasebiyle, büyük bir ümitle…

Benden büyük iki ablamı başarılı olmalarına rağmen üniversiteye göndermeye razı olmayan babamı, 13 yaşındaki kızını başka bir şehirde yatılı okula kaydetmeye ikna eden, benim canım öğretmenlerimdi. Koleje iki saat mesafedeki küçük kasabamıza birkaç kez ziyaretler yapmış, babamı okullarına davet etmiş ve onun sayısız sorularına cevaplar vermiş öğretmenlerim… “Müsaade edin kızınızı okutalım, merak etmeyin, bizimle güvende.” diyen bu insanlara biliyorum ki babam sadece sözlerine bakarak değil, o temiz simalarına bakarak emanet etmişti beni. Mezuniyetimden yıllar sonra, akrabalarımızdan bile gelemeyenlerin olduğu karlı bir kış gününde babamın cenazesine yine koşup gelmiş olan da bu öğretmenlerimdi. Onlar için fedakâr, civanmert, adanmış, edepli, bilgili, vakur, şefkatli, azimli, vefalı, sevgi dolu, mütebessim insanlar diyebilirim. Onların bana hizmeti sevdirdiği yerden, yani tam da bu vasıfları taşıyan, üzerinde gösteren, hal diliyle var olan bir insan olmanın bugün başta kendi çocuklarıma ve sonra yeryüzünün tüm çocuklarına rehberlik edebilmenin en birinci şartı olduğunun farkında olarak yazıyorum bu satırları.

“Bu güzel insanlar bir yol üzere olduklarını söylüyorlarsa, bu yol ancak çok güzel bir yol olabilir.” dediğim o günlerde öğretmenlerime duyduğum muhabbet ve hayranlık benim için hizmeti tanımamda ilk adım oldu. İkinci adım ise, öğretmenlerimin vesilesiyle bu yolun fikir mimarı muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin heyecanlı vaazlarını dinlemek ve İrşad Ekseni kitabını okumak oldu. Yani ilk adım temsille buluşmak, ikincisi bu temsili ortaya koyan insanların beslendiği kaynaklarla tanışmak oldu. Daha sonra ise, okulumuzun nasıl açıldığı ve başka hizmet hikayelerini dinlemek, okumak, örnekleri kendinden bu hareketin kahramanlarından biri olabilmek heyecanı geldi. Nitekim, üniversiteyi kazanıp evlerde kalmaya başladım ve ben de hizmette bir ferd olduğumu lise talebelerine abla olunca hissettim derinden. O yıllarda da önümde koşturan ablalarımı modelleyerek bir şeyler yapmaya gayret ettim. Adını bilmediğim kahramanların hikayelerini dinleyerek… Bir lisenin önünde tek bir öğrenciye ulaşmak için simit satan abi gibi, o lisenin mesulü olunca okula tepeden bakan Yahya Efendi’yi ziyarete gidip, okuduğumuz duaları çocuklara ulaşsın ümidiyle havaya uçurduğumuz gün, elimden tutup beni oraya götüren bir ablam vardı yanımda. İnsanın kendi başına aklına gelemeyecek o ufuk haller, böyle böyle girdi hayatımıza. Demem o ki hem temsil hem kaynaklar hem de bunların yaşanılır olduğunun ispatı insan hikayeleri, bir yönüyle belki hizmet destanları beni bir rehber yaptı.

Şimdi, 33 yaşındayım. İki evladım var. Almanya’da yaşıyorum beş yıldır. Ve, onların içine doğduğu bu hizmette ben nasıl onlara rehber olurum, onların rehber olabilmesine nasıl katkı sağlarım, bu konuda kafa yoruyorum. Hayli zorlandığım bu günlerde, Hizmet ve Medeniyet İnşası seminerleri imdadıma yetişti diyebilirim.

Şimdi sizi, benim kişisel hikayem üzerinden yapacağım bir rehberlik okumasına, hatta bir hayale davet ediyorum.

1- Temsil

Çocuklarıma başta onların annesi olarak bir temsil sorumluluğum olduğunun farkında olarak yazıyorum. Lakin abla olunca ablalarıma bakıp, onları taklit ederek sergilediğim bir temsil için şu an bir çocuğa anne nasıl olunur diye bakabileceğim bir annem/anne olmuş ablalarım yok. Neredeyse hemen hepsi, hicret sonrası çocuklarıyla yeni tanışmış gibiler. Çocukları ergen olmuş hangi ablama sorsam, 5-6 yaşında şu meseleyi nasıl yapıyordunuz diye, hepsi bana kurumları ve kurumlardaki rehberleri örnek veriyor. Anlıyorum ki, kendileri başkalarının evlatları için koştururken onların da evlatları için koşturanlar varmış ve bu sistemli bir şekilde yapılmış. Ben ise çocuğumu markete giderken bile kimseye bırakamadığım, hareket alanımın fiziksel olarak dahi oldukça kısıtlandığı bir ülkede yaşıyorum. Ne gidip bir genç grubuyla sohbet edebilme, ne de benim yavrularıma etkinlikler yapacak abi ablalara ulaşma imkanından uzağım. Anne olmayı, bir çocuğun ebeveyni olarak ona karşı sorumluluklarımı el yordamı ile öğrenmeye çalışıyorum. Kendini yetiştiren anne baba tecrübesinden de yeterince istifade edemeyecek bir muhitte doğmuş olanlar olarak, bir de öğrenciliğimde istifade ettiğim canlı temsilleri izleme, onların yolundan gitme deneyiminden mahrumum.

2- Kaynaklar

İkinci husus ise, meselenin ruhunu anlatması bakımıyla fevkalade kıymetli eserlere (risaleler ve pırlantalar gibi) ulaşma imkanına sahip olsam da, meselenin pratiğe bakan yanını, birinci maddede bahsettiğim gibi canlı temsillerden de uzak olma yönüyle gözlemleme şansım olmayan yanını, yazılı bir kaynak üzerinden derli toplu olarak, tıpkı bir müfredat gibi öğrenme ve tatbik etme imkanım oldukça kısıtlı. Hatta neredeyse hiç yok.

Burada bahsettiğim hususu, bir Müslüman evlat yetiştirme, bir rehber yetiştirme el kitabı gibi hayal edebilirsiniz. Benim 13 yaşında bir hizmet kolejinde öğrenci olmamla başlayan yolculuğuma, benim evladım hizmeti bilen bir aileye doğarak başlıyor. Bu evladı, çekirdekten çınara yetiştirmek için hangi adımları nasıl takip etmek lazımdır, bunu bilmeye çok ihtiyaç duyuyorum.

Muhterem Hocaefendi’nin hususiyle üzerinde durduğu, evlenecek kişilere sertifika verilmesi meselesine bir ek olarak, bir rehber yetiştirmenin de bir sertifikası, bir yol haritası, bir el kitabı olsa nasıl olur?

Doğum öncesinden başlayan, hamilelik, doğum, bebeğe karşı ilk vazifeler (isim verme, akika, sünnet vs.), konuşmaya ilk başladığı zamanlardan itibaren öğretilecek kelimeler, dualar, hangi yaşta nasıl, ne sırayla Kur’an, Hadis, Siyer bilgisi verilecek, dini vecibelere hazırlık hangi aşamalarla yapılacak, bu yavrular hangi eserlerle ne zaman nasıl tanıştırılacak gibi hem şümullü hem de bireysel farklılıkları gözeten kapsayıcı bir el kitabından bahsediyorum.

Anlatmaya çalıştığım hususu bir örnek ile somutlaştırmak isterim. Evladım şimdi 6 yaşında, bir pırlanta eserde zamanında karşıma çıkan 7 yaşta namazın emredilmesi üzerine bir hadis hatırıma gelince, bu yavru seneye namaz kılacak, o zaman bu yıl gittiği bir rehberlik yok ama ben ona evde iki rekât namaz kılabilecek hale gelmesi için bu yıl içinde şunları öğretmem gerek diye düşünüp, kendimce el yordamı ile yol almaya çalışıyorum. Ama şu an aklıma gelmeyen, haberdar olmadığım, fark ettiğimde gecikmiş olabileceğim başka neler var acaba?

Okuma yazmayı öğrenme çağında hem Almanca hem Türkçe hem de Kur’an okumayı öğrenmeye çalışan bir çocuğu nasıl desteklemeliyim? Neyi, ne sırayla yapmalıyım? Ergenlikte tecrübe edeceği şeyleri ben mi babası mı, ne zaman ve nasıl anlatmalı? Bir evlada, taharet, gusül ne zaman nasıl kim tarafından anlatılabilir? Bunlar gibi daha teknik görülebilecek meseleler kadar, bir rehberde olmalı diye konuştuğumuz özellikler bir çocuğa nasıl kazandırılır? Bireysel, ailesel, çevresel değişkenleri hesaba katarak bir yol haritası nasıl çıkarılır?

Bana öyle geliyor ki, böyle bir yol haritasının en mühim özelliklerinden biri, dünyanın neresinde olursa olsun bir hizmet rehberi yetiştirmek isteyen aileler ve kurumlara yol gösterebilecek, onların kaygılarını izale edebilecek, güvenle yol almalarını destekleyecek olması olabilir. Kimsenin olmadığı bir dağ köyünde evladını yetiştirmeye çalışan bir hizmet ferdinin de kalabalıklar içinde sistemli bir ekiple bu işi yürüten kurumların da istifadesine açık, hem de bu ferd yeniden kurumların olduğu bir coğrafyaya taşındığında ortak dil bulabilmeyi kolaylaştıracak bir fırsat olabilir.

Belki ortaokul seviyesi itibariyle kolay, orta ve ileri seviye hedeflerle çeşitlendirilebilecek bir müfredat, bireysel farklılıkları gözetme yönüyle kıymetli olabilir. Duha Suresinden aşağısını ezberlemiş bir öğrenciye, 30. cüz hedefi verilebilir gibi bir tavsiye, neredeyse her makalesinde bir şiirle bize seslenen hocamızdan ilham ve tavsiye ile çocuklarımızın ezberleyebileceği şiirler, özlü sözler ile çeşitlendirilecek bir müfredat.

Dünya kültürünü bilen bir nesil için alternatif okumalar, filmler, belgeseller, müze ve etkinlikler rehberi sunsa bu müfredat ne kadar güzel olur, ne dersiniz? Kerim hocamızın Y ve Z Kuşağı Buluşmaları bu müfredata dahil edilse, bazı eserlerle tanışmak için yeni nesil bizim kadar geç kalmasa…

Bu müfredat, her ülkenin kendine ait plan ve projeleri ile zenginleşebilme potansiyeline sahip olsa. Öyle ki belki ilerde yıllık dünya hizmet rehber yetiştirme sempozyumlarında her ülkenin kendi orijinal uygulamalarını başka ülkelerle paylaşması ile ortak aklı çalıştırıp aktif bir değişim ve dönüşüme açık olabilecek bir müfredat.

Bir gün Almanya’dan Japonya’ya taşınacak bir çocuğun hem oradakilerle ortaklık hissedeceği ana hatları belirlenmiş bir çerçeve hem de oranın yenilikleri ile zenginleşebilecek bir esneklik imkanı.

Dünyanın farklı isimlerle uyguladığı öğrenci değişim programlarına benzer faaliyetlerle, farklı ülkelerden öğrencilerin okul tatillerinde değişik hizmet kurumları ile ortaklaşa yürütecekleri farklı coğrafyalarda nasıl rehberlik yapıldığını deneyimleme fırsatı bulacakları programlar düzenlemek, bu müfredatın bir ileri seviyesi olabilir.

Hizmet kurumlarının ve fertlerinin sahip oldukları zenginlikleri kardeşleri ile paylaşması suretiyle gelecek nesle çok çeşitli imkanlar sunulabilir.

Mısır’da bir yıl Arapça eğitimi almak, Afrika’da bir yardım kuruluşunda gönüllü çalışmak, Amerika’da homeschool rehberlik yapan bir kurumda birkaç hafta misafir öğrenci olmak, arkadaşları ile umrede kamp yapmak, bu müfredatın uygulamada rehber öğrencilere ufuk açabileceği seçenekler olarak akla gelebilir.

3- Örnekleri Kendinden Bir Hareket Olmak

Üçüncü olarak, bu hikayelerin gelecek nesillere ulaşması için çalışmalar yapmak. Her bir rehberi gayrete getirecek ülkeler, kıtalar arası yarışmalar açmak ve insanları yazmaya hatta çağın gereği olarak görsel sanatlarla zenginleşmiş videolar çekme, senaryolar üretmeye teşvik etmek, önemli görünüyor.

Sizin hayaliniz nedir? Nasıl bir rehberlik sunalım yavrularımıza?

Fikirlerinizi varsa benim fikirlerime eleştirinizi duymayı çok isterim…

Muhabbetle…

Feride Defne